21 Haziran 2013 Cuma

Bu Sözler Kur'an'da Yok Ama Ben Tefsir Ettim!

Selam azizim,
 
    Sen gerçeği anlatmak için ne kadar yırtınsan da, kendi için bile kılını kıpırdatmayan insanların var olduğunu görürsün. Bunun tersine, sözde dini bilen insanların yanlışlarını düzeltmek için karşısına ayet çıkardığında seninle, içinden çıkılmaz bir mücadeleye giren insanlar da vardır. Gerçekte seninle değil, ayetlerle mücadele ettiklerinin farkında bile değildir bunlar.
 
    “…Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.” (Nahl,43) ayetini önünüze koyar ve dini,Kur’anı alimlerden öğrenmek gerektiğini savunurlar. Sonra da o ‘ilim sahipleri’ dedikleri adamların Kur’an dışı açıklamalarını benimserler, din diye kabul etmemizi isterler.
 
     Kur’an’dan çok hadislerle meşgul  olurlar. Sonra “Kur’an, namaz kılın demiştir ancak namazın nasıl kılınacağını tarif etmemiştir” derler, dolayısıyla Kur’an’ı yetersiz görürler. Devamında Kur’an tefsir edilmeye muhtaçtır, derler. En güzel yorum(tefsir)un (Furkan,33) Allah’a ait olduğunu söylediğinde manevra yapıp başka soruların içine girerler.
 
 
         Allah aşkına şu Kitabı bir kez daha aç ve sakin kafayla okumayı dene! Göreceksin ki, Kur'an'ın Allah'tan başkası tarafından tefsir edilmeye ihtiyacı yok. Ancak bizim Kur'an'ı anlamamıza ihtiyacımız var. Ayette "Biz onu anlayasınız diye, Arapça bir Kur’an olarak indirdik"(Yusuf,2) diyor. Farklı meallerde farklı tercümelerin bulunması Kur'an'ın bizi gerçeğe ulaştırmayacağı anlamına gelmez. Bazı mealcilerin kendi görüş ve anlayışlarına göre de Kur'an'ın çevrildiğini biliyoruz. Ancak bu anlamamıza bir engel olamaz. Biz Kur'an'ın üzerine gittikçe, O mucizelerini gösteriyor. Bunu ne zaman fark edeceksin? Kur'an'ın tefsiri yalnızca Kur'an'dır. Ayet mi istiyorsun? "Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım." (Furkan,33) En güzel yorum(tefsir) Allah'a ait iken sen hala neyin peşindesin?
 
    Kur'an dışı hiçbir söz, hadis, tefsir dinin kaynağı olamaz. Yine bize kesin bilgi veren Kur'an'a göre Peygamberimiz de Kur'an dışı bir açıklama yapıp 'Bu sözler Kur'an'da yok ama ben tefsir ettim" diyemez, dememiştir de zaten. Ayet mi istiyorsun? "Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız." (Hakka,44,45,46) Bu ayet de seni tatmin etmediyse lütfen İsra,73'e bak.
 
     Allah'ın Peygamberimize ‘tek’ mucizesi Kur'an'dır. (Kur'an dışı kaynaklara da inandığın için şaşırdığını tahmin edebiliyorum) Peygamberimiz gaybdan haber veremez, dolayısıyla ayetlerden görüldüğü gibi Kur'an dışı bir açıklama yapıp "Deccal, Mehdi gibi mevzular Kur'an'da yok ama ben tefsir ettim" diyemez ve demediğini ayetlerde açıkça gördük. "Deccal, Mehdi" gibi konulara hiçbir ayette rastlayamazsın. Bunun gibi gayb haberleri Kur'an'a yani dine isnat edilemez, her ne kadar da içinde doğrular varsa da! Yani dinin parçası diye itibar göremez. Ayet mi istiyorsun? "De ki: Ben, size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır" demiyorum. Yok, "Ben gaybı bilirim." Yok, "Ben meleğim." de demiyorum. Bana ne vahyediliyorsa, ben ancak ona tabi olurum." De ki: Kör, görenle bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz? (En'am,50) Sen, sana ne gönderilmişse, ancak ona tabi olabilir misin? Hala tatmin olmadın mı? Bir de Araf,187'ye bak lütfen!
 
     Son olarak şunları söylemekte fayda görüyorum; Kur'an temiz akıl sahiplerine (Sad,29) indirilmiştir. Kur'an'ın din konusunda bildirmediği veya açıklamadığı hükümlerin olduğunu iddia ediyorsan, bu senin dini dolayısıyla Kur'an'ı iyi anlamadığın anlamına gelir. İslam taklid veya şekil dini değildir, ancak akıl dinidir. Aklımızı kullandıkça Kur'an'ı iyi anlarız. Ya kullanamazsak; "Allah, pisliği akıllarını kullanmayanların üzerine yağdırır." (Yunus,100) Kur'an aklı İLAHLAŞTIRMAZ, ancak aklı kullanmanın dine hizmet ettiğini gösterir. Kur'an gibi zandan uzak bir gerçeği anlamak ve yaşamak varken, hala neyle tatmin olmak istiyorsun? Kur'an gibi "memba, kaynak, pınar"dan beslenmek varken, nehirler, göller ve okyanuslar dediğin kitapların zan sularında boğulmak niye?
    Eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'an)'den şüphedeyseniz, bu durumda, siz de bunun benzeri bir sure getirin. Ve eğer doğru sözlüyseniz, Allah'tan başka şahitlerinizi (kendilerine güvendiğiniz yardımcılarınızı) çağırın." (Bakara,239 Allah'tan başka güvendiklerinle seni baş başa bırakıyorum, bu ister Kur'an dışı tüm kaynaklar olsun, isterse Alim diye nitelendirdiklerin olsun. Kuluna indirdiği, kesin bilgi içeren Kur'an bana yeter. Kıyamet günü benim Allah dışında hiçbir yardımcım yok. Ama sen çağırabildiklerini çağır!
 
 
 

11 Haziran 2013 Salı

Sen Sor Kur'an Cevaplasın - Part 1

Selam dostum,

     Ben de senin gibi toplumun doğru ve yanlışlarına bakarak bu hayat serüveninde bir yol seçmiştim. Toplumun inancı neyse adımlarımı ona göre atmıştım. Bu inanç uğruna birtakım çalışmalar ve araştırmalar yaparak da inandığım değerin temelini sağlamlaştırmaya çalışıyordum.
     Sonra ne oldu biliyor musun? Zaman içinde inandığım değerler üzerinde çelişkilerden oluşan garip bir rüzgarın estiğini farkettim, ama aldırış etmedim. Belki benim ‘akıl yetmezliği’inden kaynaklanan bir sorunum vardı.   Belki doğruları yanlış gören bir mantık anlayışım vardı. Hayır hayır, böyle iyimser davranmak bir sonuç getirmiyordu. Tutarsızlıkların olduğu bir inancı bile bile savundum ve sırf bu çelişkileri örtbas etmek için sağdan soldan edindiğim dini kaynakları inceden inceye irdeledim. Ne yazık ki olmadı, bu tutarsızlıkları bertaraf edemedim. Doğru ile yanlışın harmanlaştığı bir inancı benimsediğimi zamanla kabul ettim ama yine de bırakamadım. Anlayacağın bu inanç duygusal bir bağa dönüşmüştü. Fakat bunun beni gerçeğe ulaştırmayacağının da bilincindeydim. 
     Demek ben yıllarca çelişkilerle dolu bilgilerin, bunu rehber edinen akımların, toplulukların, ideolojilerin, tarikatların ve cemaatlerin savunucusu olmuşum. Kur’an’la beraber kendi aklımı ve fikrimi bir kenara bırakarak başkalarının ‘doğru’ dediğine doğru, ‘yanlış’ dediğine yanlış demişim. Demek korkularım ve inandığım değer üzerindeki duygusal saplantılarım gerçeğe ulaşmamda engel teşkil etmiş.

   Aslında Kur’an’ın çelişkiyi barındırmadığını, evren ve insan hakkında muazzam bilgiler içerdiğini az çok biliyordum. Fakat “Kur’an’ı normal bir insan anlayamaz.” “Kur’an’ı herkes anlayamaz.” “Kur’an’ı anlamanın belli aşamaları vardır.” “Kur’an’ı tefsirsiz anlayamazsınız” gibi toplumun insana sunduğu dayatmalar beni Kur’an’dan soğutmuştu. Çünkü herkes gibi ben de yaşamımı topluma göre belirliyordum. Belki de bu yüzden Kur’an’ı çoğu kez anlamadım. Elbette Kur’an’da anlamadığımız bazı ayetler bulunacak ancak bu Kur’an’ı anlayamayacağımız anlamına gelmez.
   Kur’an’da anlamadığım ayetler kafamda soru işaretleri bırakıyorsa, bu sorunu da çözecek olan yine Kur’an olacaktır. Farklı doğruların ve yanlışların barındığı ‘sözde dini kitaplar’ın fetvaları tutarsızlıklarla dolu olduğundan onları bir kenara bırakıyoruz. Böyle bir kanaat bizi nasıl bir sonuca götürecek?
   Bakalım vardığım bu kanaat sonucu her soruya Kur’an’dan cevap alabilecek miyim? Aldığım cevaplar toplumun cevaplarına göre nasıl bir gerçek ortaya koyacak?
    En temel sorulardan başlayarak sorularımı soracağım ve Kur’an’ın bu konudaki hükmünü anlamış olacağız. Toplumun doğrularına göre hareket ettiğimde çoğu kez hayal kırıklığına uğradım. Bakalım Kur’an bu konuda bize ne diyecek? Saplantılar içinde yaşamaya devam mı edeceğim yoksa o beni nura mı ulaştıracak? Lafı fazla uzatmadan ilk soruma geçeyim.


1.Kur’an nedir?


Bu bir kitaptır ki, Rabbinin izniyle insanları karanlıklardan nura (aydınlığa), O övgüye layık, Aziz olanın yoluna çıkarman için sana indirdik. (İbrahim, 1)

2.Bu Kur’an kimden gelmiştir?


(Resulüm!) Şüphesiz ki bu Kur’an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir. (Neml, 6)

 (Bu Kur’an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. (Yasin, 5)

3.Ey Allah’ım bu Kitabı indirmenin sebebi nedir?


Biz, Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır. (İsra, 82)

Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler. (İsra, 9)

4.Bu Kur’an’ın bir uydurma olduğunu veya değiştirildiğini yani korunamadığını söyleyenler var.


Bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab’ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o alemlerin Rabbindendir. (Yunus, 37)

Rabbinin Kitabı’ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın. (Kehf, 27)

Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. (En’am, 115)

Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. (Hicr, 9)

5.Kur’an dediğimiz Kitap’ta çelişki de mi yok?


Onlar hâlâ Kur’an’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde birçok aykırılıklar (çelişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa, 82)

6.Yani bu Kitap’ta hiç bir şey eksik değil mi, tamamlanmış mı?


Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (En’am, 38)

Rabbinin sözü hem doğruluk, hem adalet bakımından tamamlanmıştır. O’nun sözlerini değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur. (En’am, 115)


7.Peki Allah’ım bu Kitap’ta her şeyi açıkladın mı?


Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.(Nahl, 89)

O yalnızca bir öğüt ve Mübin (apaçık) bir Kuran’dır. (Yasin, 69)

Andolsun ki size açıklayıcı/açık delil (beyyine) ayetler, sizden önce gelip geçenlerden örnekler ve korunup, sakınanlar için de bir öğüt indirdik. (Nur, 34)


8.Ey Allah’ım Kur’an’ı senden başkası açıklayamaz mı?


Şüphesiz onu toplamak ve okutmak bize düşer. O halde Biz onu okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle. Sonra onu açıklamak da bize düşer. (Kıyamet, 17, 18, 19)

9.Ey Allah’ım Kur’an’ın yorumunu kim yapacak?

Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım. (Furkan, 33)

10.Kur’an’ı sen yorumladığına göre, Kur’an benim için yeterli midir?


Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut, 51)

11.Ey Allah’ım hayretler içerisindeyim. Kur’an’da açıklanmayan bir şey varsa -ki yok diyorsun- Başka dini kitaplara veya hocalara soru sormamayım mı?


Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hakem mi arayayım? (En’am, 114)

12.Hani ben Kur’an’da unutulmuş ve Peygamberimiz’in veya alimlerin açıklaması
gereken bir hüküm var zannediyorum.


Rabbin asla unutkan değildir. (Meryem, 64)

13.Peygamberimiz veya alimler Kur’an’da bulamadığı hükümleri kendisi verebilir mi?


Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. (Yusuf, 40)

14.Peygamberimiz(s.a.v.) din hakkında hüküm veremez mi?


(Allah) Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. (Kehf, 26)

15.Peki ya Peygamberimiz(s.a.v.) nasıl hüküm verecek?


(Ey Peygamber) Sen de aralarında, Allah’ın indirdiğiyle hükmet.(Maide, 49)

16.Peygamberimiz’in hadisleri Kur’an’da geçmesede Allah’ın ona bildirdiği sözler değil midir?


Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.Sizin hiçbiriniz ona siper de olamazdınız (Hakka, 44, 45, 46, 47)

17.Ama Peygamber’imiz gaybdan/gelecekten bize haber vermiştir. Dolayısıyla Peygamber’imiz gaybı biliyor. Bunu hadislerden görüyoruz.


“De ki: “Ben, size Allah’ın hazîneleri benim yanımdadır” demiyorum. Yok, “Ben gaybı bilirim.” Yok, “Ben meleğim.” de demiyorum. Bana ne vahyediliyorsa, ben ancak ona tabi olurum” De ki: “Kör, görenle bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz?”” (En’am, 50)

18.Peki ya bu ahir zamana ve kıyamet alametlerine dair hadisleri Peygamberimiz söylememiş midir? Uydurma hadisler mi bunlar?


“Sana kıyamet saatinin ne zaman geleceğini sorarlar. De ki: “Onun ne zaman geleceğine dair bilgi yalnız Rabbimin nezdindedir. Vaktini O’ndan başkası açıklayamaz. O öyle bir meseledir ki, ne göklerde ve ne de yerde ona tahammül edecek hiç kimse yoktur!” O size ansızın gelecektir. Sen sanki onu biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: “Ona dair gerçek bilgi yalnız Allah’ın nezdindedir; ama insanların çoğu bunu bilmezler.”” (Araf, 187)

19.Nasıl olur ya, Peygaberimiz kainatın efendisi, iki cihan serveri değil mi?


“De ki: “Ben sadece sizin gibi bir insanım. Ancak şu farkla ki bana “sizin ilahınız tek İlahtır” diye vahyediliyor. Artık kim Rabbine âhirette kavuşacağını umuyorsa, makbul ve güzel işler işlesin ve sakın Rabbine ibadetinde hiç bir şeyi O’na ortak koşmasın.”” (Kehf, 110)

20.Peygamber’imiz diğer peygamberlerden üstün değil mi yani?


Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, Kitaplarına ve elçilerine inandı. ‘O’nun elçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırdetmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sana’dır’ dediler. (Bakara, 285)

21.Peki bu uydurma hadislerle biz kandırılıyor muyuz?


“Az kalsın, seni bile sana vahyettiğimizden başka bir şeyi uydurup, Bize mal etmen için akılları sıra kandıracak ve ancak o takdirde seni dost edineceklerdi.” (İsra, 73)

22.Kur’an dışındaki sözler ve hadisler, Kur’an kadar sadık ve doğru değil mi yani?


Allah’tır O, ilah yoktur O’ndan başka. Hakkında hiçbir kuşku bulunmayan kıyamet gününde, hepinizi muhakkak bir araya toplayacaktır. Hadis/söz bakımından, Allah’tan daha sadık kim olabilir? (Nisa, 87)

23.Kur’an’dan başka dini kitaplara itibar etmeyelim mi?


Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların! (Bakara, 79)

24.Ey Allah’ım Kur’an’ı anlamam için ne yaptın?


Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz (nusarriful).  (En’am, 65)

Andolsun bu Kuran’da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda (sarrafna) bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler. (İsra, 89)

Bunları Kuran’da türlü türlü şekillerde (sarf) açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor. (İsra, 41)

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer, 17-22-32-40)


25.Peki ya Kur’an’ı kimler anlar?


(Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad, 29)

26.Ey Allah’ım bu indirdiğin kitabı nasıl okuyayım ve nasıl dinleyeyim?


Kur’an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın! (Nahl, 98)

Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin. (Araf, 204)


27.Kur’an’ı anlamadığım zaman ne yapabilirim?


Kur’an’ı (okumada) acele etme ve de ki: ‘Rabbim, ilmimi arttır.’  (Taha, 114)